Plastik Ambalaj üreticileri yönünden en önemli konulardan biri ,belki de en önemlisi , plastiklerin kanserojen olabileceği ile ilgili ortaya atılan ve dönem dönem gündeme gelen talihsiz iddalardır. Plastik Ambalaj üreticileri, plastiğin diğer alternatif malzemelere gore çok yeni bir malzeme olmasindan da kaynaklanan , genç ve dinamik bir sektörün mensuplarıdır.
Böyle genç , dinamik ve duyarlı bir sektörün mensupları olarak , insan sağlığıyla alakalı bu konuda , ağır bir itham altindayiz.
Gelir elde ettiğimiz ticari faliyet alanımızın , sosyal ve vicdani sorumluluklarımızla çelişmemesi; tam tersine desteklemesi ve bizi bu yönde de tatmin etmesi hepimizin temel isteğidir ve böylesine bir itham hepimize kamuoyunu doğru aydınlatma sorumluluğu yüklemektedir.
Öncelikle neredeyse kanserin plastik kullanimiyla başladığını ima edecek kadar ileri gidenlere ; Kanser hastalığına ait ilk bulgular, M.Ö. 15. Yüzyıl tarihinde eski mısırda bulunan mumyalarda tespit edildiğini belirtmek isterim.
Su an icin Plastik ambalajlar dünyada ABD ve AB dahil tüm gelismis ülkelerde güvenle kullanılmaya devam etmektedir.
Zaten mantıklı düşündüğümüzde , sektörümüz Dünya’nin yüzlerce ülkesine ihracat yapmakta ve plastikten ürettiğimiz gida ambalajlarimiz , aralarinda A.B.D ve AB ülkelerinin de bulunduğu ülkelere o ülkelerin yetkili sağlık kuruluşlarının test ve onaylari ile girmektedir. Eğer böyle bir risk olmuş olsa bu ülkeler kendi vatandaşlarını niye riske atsinlar. Ayrica büyük global tekellerin yönettiği sigara sektörü bile , kanser riskine karşı kısıtlamalar ,yasaklamalar, tüketimi azaltıcı uyarilarla engellenmişken , kobilerden oluşan plastik sektörünün ürünlerini bu ülkeler neden yasaklamamıştır. Plastik Lobisi , Sigara Lobisinden daha mi gucludur? Ulkeler vatandaslarini bu hastaliktan korurken , ilerde oluşabilecek , sağlık harcamalari ve bu harcamalarin sigorta sistemi ve dolayisyla devlet bütcesine verecegi yuku dusunmektedir. Plastik sektorunun lobi gucu , devletlerin vatandaslarinin bu hastaliktan dolayi olusan kayiplarindan daha mi buyuktur? . Cevap tabii ki hayir.
Plastik ,yüzyılımızın malzemesidir. Diğer alternatif çelik , ahşap , cam vs. malzemelere göre çok çok genç olan plastik ve plastik endüstrisi çok kısa zamanda bu malzemelere dolayısıyla bu endüstrilere karşı gösterişli bir zafer kazanmıştır. Bunun sebebi plastiğin çok kolay işlenebilen , daha az malzeme tüketen ve çok daha ucuz ürünler oluşturmasıdır.
Bugün hayatımızdaki birçok ürünün ucuz olmasının sebebi plastik endüstrisidir.
Örneğin arabalarımız , plastikler sayesinde ucuzlamıştır. Düşünün bundan 15-20 yıl once arabalarda çoğu aksam(ön konsol ,direksiyon ,hatta şimdilerde egzos vb.) metal iken günümüzde çoğu parça plastik olmuştur Camdan kullandığımız şişeler , bardaklar , mutfak eşyaları ucuzlamış ;daha geniş halk kitlelerinin kullanımına ve bütçelerine uygun hale gelmiştir. Tabii bu durum, rakip endüstriler olan Demir, Ahşap , ve Cam endüstrileri için çok kötü sonuçlar doğurmuştur.
Tüm Dünyada Plastik endüstrisi çoğunlukla küçük ve orta ölçekli firmalardan oluşmaktadır. Halbuki rakip endüstriler olan Demir/Çelik ve Cam Endüstrileri genelde dev firmaların oyun alanıdır. Yani plastik inanılmazı başarmış ve kendisinden katbe kat büyük endüstrilerin pazar paylarını almıştır. Bunun karşılığında da bu dev endüstrilerin , pazarlarını korumak adına büyük bütçelerle yaptığı , karalama kampanyalarının hedefini oluşturmuştur. Hafızalarınızda hemen canlanabilecek bir slogan olan“Cam Sağlıktır “ bu anlamda verilebilecek güzel bir örnektir.Özellikle meşrubat şişesi gibi büyük bir pazarı pet şişelere kaptırdığını düşünen bir endüstriden gelen bu slogan, açıkça “ Plastik Sağlıksızdır.” , mesajını vermek için yapılmıştır.
Hal böyle olunca plastikler hakkında bir çok yalan yanlış bilgi , medya gücü ve tekrarın inandırıcılığıyla da birleşince , tüketicilerin kafasını karıştırmaya yetmiştir.
Bu konuyla ilgili bir çok örnek vermek mümkün olmakla birlikte ,en çarpıcı olanı ,çok yakın bir tarihte bir televizyon kanalında seyrettiğim bir haberdi.Bir araştırmacının bilimsel gerçekler bir yana, en ufak bir araştırmadan yoksun açıklamalarını hatırlıyorum . Araştırmacımız yaptığı açıklama PVC bardakların sağlığa zararlı olduğunu (hatta kanserojen olduğunu) ve sıcak içecek konulduğunda bu riskin daha da arttığını söylemiş. Ustüne üstlük Köpük bardakların nispeten izalasyonlu olduğunu ;bu sebeple daha sağlıklı ve tercih edilebilir olduğunu söylemişti . Haberin sonuna doğru televizyon kanalı bu açıklamalara da kendi yorumunu eklemiş ve kağıt bardakların daha sağlıklı olduğunun mesajını vermişti bize... Inanılır gibi değil !!
Birinci yanlış Dünya’da hiç bir yerde PVC’den bardak üretilmiyor. Çünkü bardaklar temel hammaddesi PS,PP ve PET dir.
Bir an için PVC’den zaten bardak üretmiş olduğumuzu düşündüğümüzde bardağın erime sonucuyla karşı karşıya kalması beklenir,şöyleki; PVC yüksek ısıya dayanamayan bir maddedir ve içine sıcak bir şey koyduğunuzda bardak deforme olur.
Başka bir yanlış da, Köpük bardağın izalasyon özelliğinin sağlık yönüyle hiçbir ilişkisinin olmamasıyla alakalıdır. Sadece içindekinin ısısısını korur ve dışardan hissedilmesini engeller.
Bir başka yanlış da köpük bardağın , normal bardaktan daha sağlıklı olduğunu belirten açıklamadır. Köpük bardak normal bardakla genelde aynı malzemeden ve PS ‘den üretilir,dolayısıyla sağlık yönünden bire bir aynıdır.
Kağıt bardakların , plastik bardaklardan farklı olduğuduna dair yapılan açıklama da yanlıştır.Kağıt bardakların suyu emip , yumuşamamasının sebebi içlerinin plastik kaplı (lamine) olmasıdır. Bu yüzden kağıt bardakta da , plastik bardakta da sıvaya değen yüzey plastiktir.
Anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve yayılması olarak tanımlananKanser günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisidir. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk sağlığısorunudur. Ölüm nedeni olarak, kalp ve damar hastalıklarının hemen ardından gelmektedir. Batı toplumlarında her yıl 250-350 kişiden biri kansere yakalanmaktadır. 60 yaşın üzerindeki gurupta ise kanser sıklığı çok artmakta 300 kişide 4-5 civarına yükselmektedir. Ülkemizde kesin istatistikler bulunmamakla birlikte rakamın bunun yarısı kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Plastiklerle kanser ilişkisi ilk olarak 1987 yılında Amerika’da yapılan çalışmalar sırasında ortaya atılmıştır. Bu çalışmalarda iki temel konu üzerinde durulmuştur .Birinci konu :’’plastik malzemelerin üretimi sırasında ortaya çıkan bazı kimyasal maddeler kanserojendir’’. İkincisi ise’’ belli tip plastiklerden sızan kimyasallar , vucuttaki hormonların işlevlerini bozmakta ve dolaylı olarak kansere yol açmaktadır.’’
Birinci iddaya örnek ; pvc üretimde ortaya çıkan Vinil Klorid ve Dioksin maddelerinin kanserojen olduğudur.
İkinci iddia ise Endokrin Bozucuları örnek verebiliriz. Endokrin Bozucuları , vücüttaki hormonların görevlerini taklit ederler. Uzun süreyle bu etkiye maruz kalmak kanser riskini arttırır. Örneğin PVC’den sizan Fitalatlar ve Polikarbonattan sızan Bisfenol A .
Bu çalışmalardan ortaya çıkan sonuçların hiçbiri bilim otoritelerinin tam desteğini almış değildir. Ancak bu ihtimalleri bile veri kabul ettiğimizde , plastik konusunda ortaya atılan iddaların ne kadar haksız olduğunu görürüz. Çünkü plastik ambalaj sanayinde kullanılan , malzemeler yukarda bahsettiğimiz malzemeler değildir. Birçok değişik türde plastik bugün gıda ambalajında da uzay sanayinde de kullanılıyor. Bu ,adeta ‘’siyanür zehirdir diye tüm kimyasal maddeler zararlıdır ‘’demek gibi birşey . Çoğu kimyasal maddeler bugün ilaç sanayinde kullanılmakta ve insanlara şifa kazandırmaktadır. Ancak bu verilerin doğruluğunu bir an kabul ettiğimizi düşünsek bile, başka bir bakış açısı getirmekte fayda var ki ,o da ,plastik maddelerin kullanımıyla oluşan riskin sigara kullanımı nedeniyle oluşan riskin yüzde 1 i bile olmadığıdır.
Ingiliz Goğüs Kanseri Vakfı yaptığı araştırmalar sonucunda , PET , PP, HDPE,LDPE,PS maddelerinin insanlar icin kanserojen olmadigi konusunda onay vermiştir. Ancak yine de PS’de kalıntı monomer (residual monomer) miktarları dikkatlice kontrol edilmelidir.
Her zaman en iyi yontem ,son kullanıcıya ulastırılacak urunlerin zaten yasal zorunluluk olan ( Tarım Köyişleri Bakanlığı Gıda ile Temas Eden Ambalajlar yonetmeliği) kontrolleri yanında ,yetkili laboratuarlara gönderilerek Türk Gıda Kodeksi’ne uygunlugunun , kalıntı monomer miktarinin, migrasyon oranlarının belirlenmesidir.
Tüm bunlardan çıkaracağımız sonuç ise şudur: Plastik hakkında ortaya atılan kanser yapar iddaları her ne kadar bilimsellikten yoksun ve haksız rekabet temelli olsa da , biz plastikçiler bu konuda üzerimize düşeni yapmalı ve sektörümüzü gür sesle savunmalıyız .Bu konuda birliklerimize sahip çıkarak ( ASD ,PAGEV / PAGDER ) , onlar vasıtasıyla güçlü bir savunma yapmalı ve kamuoyunu aydınlatmalıyız.
Ayrıca,bu konudaki duyarlılığımızın göstergesi olarak , önyargı ve yanlış yönlendirmeler yerine bilimin gerçeklerini ortaya çıkartmak; en önemlisi de, sebep ne olursa olsun bu konudan muzdarip insanlara yardımcı olmak için derneklerimiz vasıtasıyla kanser araştırmalarına destek vermeliyiz.
Sorumluluk bilinci içinde , gıdayla temas eden ambalaj üretiminde çalışan firmalarımızı,birliğimiz olarak da , sorumlulukları konusunda uyaracak , gerekli eğitimleri verecek ve yanlış davranışlar içinde olanları ayıklayacağız. Firmalarımızda kullandığımız hammaddelerimizin gıdaya uygunluklarını sertifakalar ve testlerle sağlamakla kalmayacak her zaman olduğu gibi bu konuda uygun olmayan hammaddelerin yurda girişini engellemek için devletin yetkili organlarini da yönlendirecegiz.
Kanser, asrımızın hastalığıdır ve bizler Plastik Ambalaj sektörü üyeleri olarak özellikle bu hastalığın tedavisi yönündeki çabalara maddi -manevi destek olmalı ve bu yönde sadece sektörümüze yapılan haksız saldırılara karşı savunmanın ötesinde bize yakışan proaktif tutumu sergilemeliyiz
Çünkü tüketicileri bu konuda bilinçlendirmek ve sağlıklarını koruyacak tedbirleri almak , ve tamamen gerçek dışı bilgilerle tüketicleri yaniltanlarla mücadele etmek bu sektörde çalışanların sorumluluğudur.